Mar 20 2021

Bir yıldız daha ekledim geceye

bir yıldız daha ekledim geceye
bülbülün sesini
nergizin kokusunu
özgürlüğün türkülerini katık edip
bir martının kanadına saklanmış umutlarımla başladı yolculuğum,

öfkelerimi
sevdalarımı
tutkularımı
acılarımı
saklayacak bir orman çizdim gökyüzüne,

beni varlığımdan utandıran öfke seli,
çaldı kapımı dalgasız bir denizin sessiz ıslığı gibi,
kan kusan karanlık bir buluttan geriye kalan
yarınsız bir akşamdı,

bir yıldız daha ekledim geceye
bir şiir daha sözledim aşksız bırakılmış yarınlara
bir martı kondu omzuma
buğulanmış geleceğimi aldı kanatlarının arasına
ıslandı gece
gözlerim, buğulu gözlerim,
geçmişten bugüne direnen tutsaklığını aydınlığın
izlemekten yorgun gözlerim,
türkülere, şiirlere saklanıp bana ulaşmış insanlığın kara yazgısını
bakışına sözlemiş gözlerim,

hangi ağacın kökü olayım ki
hangi çiçeğin kokusu
hangi canlının soluğu,
hangi kız çocuğunun feryadı olayım ki,
hangi annenin çaresiz gözyaşı olayım,
yarin yanağından gayri her yerde, hep beraber diyebildiğim aydınlık kavgasının neresinde olabileceğim ki,
bacılarımın yüzüne yüreğine nasıl dokunacağım ki,
bu zulüm, bu zalim öfke
beni utancımla başbaşa bırakan bu yoz yağmurlar nasıl dinecek ki,
çare ararım sabırsız, yorgun yüreğime
sözcüklerim tükenir,
bir isim bulamam yıldızıma
buğulanmış akşamdan martının kanat sesleri kaldı geriye..

K.Murat Çevik
20 Mart 2021, Bodrum


Jan 24 2021

Uğurlar Olsun

Ölümlerden doğmak düştü bize
kah dalgalara sakladım öfkemi
kah bulutlara gizledim gözyaşlarımı
bir ben olmam fazla geldi bu yoz zamana,

kalemim kan oldu bir kez daha
oysa ben özgürlüğe kanat çırpan bir martı telaşını resimleyecektim,
oysa ben kusursuz bir sevgi ormanı çizecektim ufkumuza,
oysa ben kucak dolusu bir sevda bahçesi vaat edecektim insanlığa,
yarin yanağından başka herşeyin herkesçe paylaşılacağı bir ömrü çıkaracaktım saklı kaldığı umudu, katık etmiş geleceğimden,

kalemim yarım yazdı
acımı yaşatmadı hıncım
gözlerimde prangalar
sözcüklerim ayrıldı şiirlerimden
korkak ve yitik serseri zamanlara doğru yol oldular
ve ben o kopup giden sözcüklerimin arasında kayıp bir şairim şimdi
karanlıklara çarparak soluyan,

ellerim, acılara tutsak ellerim
yüreğim, ölümlerden doğmaya yeminli yüreğim
gözlerime sözlü yarınım
içinden eksiltme gülümseyişlerimizi…

K. Murat ÇEVİK
24 Ocak 2021, İzmir


Dec 31 2020

62 yıl

62 yıl
ne yazık ki dileklerimin karşılık bulamadığı yitik yıllarım dikildi karşıma,
yorgun sözlerim
hesap vermeye hazır değil,
eksik yaşanmış zamanlara tutsaklığımla örülmüş umudum
ve yarını eksik soluğum ardıma takıldı,
bense yeni bir yıl ararım
dostluklarla kucaklanmış sabahlarda
insan kalabilmiş yüreklerde,
bense geçmiş bin yıllara vururum sevdalarımı
zulmün sofrasında meze olmuşlara inat,
karanlıkları yoran yüreklere dokunurum her daim,

62 yıl
bilginin önünde eğilmektir tutunduğum
emektir,
aşktır,
insanca kalabilmektir,
bilgi cesarettir, yenilmezdir
öğrendiğim, duruşudur Hallacı Mansur’un
cesaretim Börklüce Mustafadır, torlak Kemaldir
rüyam Şeyh Bedrettindir,

62 yıl,
iyilikler sığdırmışım insanlığıma
çoğu kez dostlarım var etmiş gülümseyişlerimi
onlarda doğmuşum,
onlarda barınmışım,
borçlu olduğum, omuzumdaki eller için var olmalıyım yeniden,
yenilenebilir yıllarda,
umudun sofrasında elele oturacağımız yarınlara selam olsun,

paydamız, bağımsızlıktır, cumhuriyettir,
bu topraklar emeğin ve alın terinin
acının ve gözyaşının harman olduğu
umutsuzluğa inat varoluşunların tarihidir,
yelken ol sevda rüzgarlarına yeni yıl,
bırak karanlıkları boğulsunlar kendi çaresizliklerinde..

K.Murat Çevik
31.12.2020, İzmir


Aug 12 2020

Ömür dediğin

Ömür dediğin,
saklı acılara
yorgun ümitlere
biriktirdiğin dostlukları katık etmektir,

ömür dediğin,
öfkesine yenik karanlıklara
acımasız sorgulara
sabahları katık etmektir,

ömür dediğin,
yitirilmiş ve ellerinizden çalınmış tüm zamanlara
sevgiyi ve umudu ekmektir,

ömür dediğin,
korkulara ve tüm cahil zamanlara inat
adam kalabilmektir,

yüzyıllar öncesinden yüreğime dokunmuşlara
yaşamıma anlam bırakanlara
soluğum olmaya devam edenlere selam olsun

K.Murat Çevik
12 ağustos 2020, Bodrum


Jul 13 2020

Yıldönümü

22 yılı geride bırakmışız. Evlendiğimiz günü anımsıyorum. İşsizim. Neredeyse yok denecek kadar param var. Düğün fotoğraflarımızı çektirecek bütçe yok. Kardeşim fotoğrafları üstlendi. Arkadaşımız kardeşimiz Banu Madenli kendi gelinliğini verdi, Çetin Bayramin restaurantı bize kapattı. Mükemmel bir düğün ve unutulmaz dostluklu bir gece ile başladık yeni yaşamımıza. Bir evlat sığdırdık yaşama. İş yaşamımda yerimi bulmama sebeptir eşim, aşkım, yol arkadaşım. Fedakarlık, sevgi, hoşgörü ve tertemiz bir kalptir belki de beni bir nebze öfkelerimden uzaklaştıran. Ben karanlıklara karşı bir Don Kişot, can yoldaşım ise hayatta değil bir insanı, hiçbir canlıyı incitmeyecek bir başka boyut. Bir şekilde biraya geldik. Birlikte büyüdük bu sürede. Ülkem kirlenmede tüm ülkeleri geride bırakmışken, biz olmayı sürdürebildik ve geldik bugüne.

Ozanın dediği gibi; ekmeği bol eyledik, acıyı bal eyledik..

Sabahlara yazdım sevdamı
aşkına sunulmuş bir yürek olup
umudu katık edilmiş bir ömür yazdı tarihi,
bir yaz akşamıdır susuzluğum
yanımdasın
başka ne ister ki gönül
kötülüklere inat varolma sebebim oldun
bakışın bakışıma can oldu sevdiceğim
canımın cananı oldun,
bir ömrüm daha olsa feda olsun yoluna…

K. Murat ÇEVİK
13.07.2020, Bodrum


Apr 2 2020

Ah be yüreğim

Ah be yüreğim
yağmurlara saklanmıştı hüznü sabahların
kanat sesleri ve çığlıkları uzaklaşan martılara verdim sırrımı,

ah be yüreğim,
umutsuzluklara çare yüreğim
uzaklıklara umut yüreğim,
iki yorgun bakışa saklı sözlerim,
acılarımı saklamış egenin mavilikleri,
bakamam ki gökyüzüne
denize eğik başım,

ah be yüreğim,
yıldızları eksik maviliklerim
kedere boğulmuş sabahların çığlığıdır gözyaşlarımı topraksız bırakan,
ah be yüreğim,
ne acısız kalan
ne de acılara yenilmeyen
dokunduğu her nefese ömür dolduran, sevgi dolu, aşk dolu
şair yüreğim
sevdalı yüreğim
dostluklu gülümseyişim,
geleceğini soluksuz bırakma,
yıldızlar seni sorar
küsme gökyüzüne
senin cesaretini saklayan bulutlardır sözlendiğin özgürlük kavgası,
yağmurlara tutun,
tüm martılar sana kanatlanacaklar
ve bir toprak olup yağmur kokacağın
ve bir rüzgar olup umut ekeceğin
ve bir dalga olup deryalar aşacağın
yarınlara tutun yağmurlara saklı yüreğim.

K.Murat Çevik
2 nisan 2020, İzmir


Mar 22 2020

Bugün 22 Mart 2020

Bugün 22 mart 2020
bir kentin yitirdiği özgürlüklerinin çığlığıdır
çarpan akşamlarımıza

yalnızlık, çaresiz bir solumaya dönüşürken
yaşamlarımıza bıraktıklarımızı arar gözlerimiz,
sessizlik bir duruş olmuş sorgudaki sabahları aralarken,
yitirdiğimiz yenik zamanlara öfkedir hüznümüz,

yüzleşme;
utanç mesela
adaletsizlikler karşısındaki susukunluklarımız gibi
paylaşmak yerine her şeyin sahibi olma tutkusu gibi
karanlığa atılmış imzalar gibi,

zaman mesela,
önceliklerimiz arasında başka dünyalara uzaklık gibi
açlık karşısındaki çaresizliğe kayıtsızlık gibi
zulümle biraradalığa boyun eğmek gibi,

teslimiyet mesela,
bağnazlığa,
güce,
zorbalığa,
cehalete,

yüzleşme,
yitirdiğimiz yarınlarla
yüzleşme,
paydasını yitirmiş kayıp yalnızlıklarla
yüzleşme,
saygısı yitik karanlık kuşaklarla
yüzleşme,
ışığa küfürle
yüzleşme,
saraylarla, soytarılarla
hırsızlarla, katillerle yüzleşme,

doğaya hoyratçalarla
paydası insanlık olan yeni bir buluşma ufkumda
diğer yanımda yitirilmiş özgürlüklerin çığlıkları
ve kaybedilmiş tüm zamanlar dikildiler önüme, bu bir son durak dercesine,
ve ben sakladığım sözcüklerle çıkacağım yarınların karşısına
arınıyorum, yeni bir varoluş boyutuna dokunarak
başkalarını önemli bulmayı keşfediyorum yeniden ve yeniden..

K.Murat Çevik
22 mart 2020, İzmir


Jan 25 2020

Kaybolan Umudum

Elazığ içimin yarası;
dünya,
eksik solunmuş özgürlüklerin
gölgesindeki yarınsızlığa terkedilmiş,
kalem kağıda küsmüş,

öyle bir suç ki,
sabahlarını yitirmiş eller tutuklu,
gözler sorguda bakışlar da,

bir işgal rüzgarı soluklarımızı tıkarken
ve dalgasına söz geçirememiş eksik bir yarına saklanırken
sözümüzü eksik,
sesimizi yorgun bırakan bir deniz sakladı ufkumuzu,

kendi öfkemizdir içimize akan,
tüketir de tüketir yüreğimizi,
geleceksizliğe inanmış korku imparatorluğunun
gölgesidir sırtımıza düşmüş ağırlık,

kendi öfkemizdir içimizi kemiren,
çaresizliğimizden beslenen bir tiranlığı izlemektir yorgunluğumuz
günler utancına yenik
zulüm, adımlarımıza pranga olmuş
ve kendi kendimizi mahkum etmişiz zorbaların sultasına,

kendi öfkemizdir belki de cesaretimizi eksik bırakan
gücüne inancını yitirmiş bir yumruktur belki de saklanan,
dün gece,
felaketlerin ardına saklanmış insanlığımız kıpırdadı
ülkesini yoketmeye yeminli karanlık cücelerine inat,
bir acıya uyandım, tarifsiz
bir acıyı dokudum, tutsak ellerimde..

K.Murat ÇEVİK
25 ocak 2020, İzmir


Oct 26 2019

Işıklarda Uyu Sevgili Hatice Can

Ve yine utanarak dokundum bir sabaha
zulmün adı hukuk olmuş
hukukun adı zulüm ve vicdansızlık
bir ailenin gözlerimin önünde yokedilişlerini izleme sabrım ölçülürken
ben çaresizliklerimi bir bir artırıp
umutlarımı bir bir azaltırken
sonbaharın hüznü sabahlarımı savururken
bir çizgi daha eklendi ellerime, yüzüme

ve hüzün
ve sevgi
ve öfke acıyla harmanlanırken
kendisi olamamışların yalnızlığına savruldum bir kez daha,

gün bakışlarımı eksiltti,
gece uykularımı;
utanç soluğum oldu,
yersiz yurtsuz kaldım sevdiklerimin umutsuz ve çaresiz ayrılışlarına bakarken

duymaz olmuş
görmez olmuş
koca bir halkın duyarsız yokoluşuna dokundum bin utançla.

Dokunuşlarım,
sözcüklerim,
duygularım,
yorulmuş sabahıma resim oldular,
bense bu resme ekledim
gökyüzündeki tüm kanat seslerini
bu resme verdim
yaşamın soluk alan tüm renklerini
toprak ekledim
ağaç ekledim
su ekledim,
güneşi yarım kaldı
sıcağı dururken aydınlığı eksilmişti adeta

Bu resme sakladım gözyaşlarımı, çaresizliğimi,
sevgili Hatice Can’ın
o kocaman sevgi dolu bakışını, dokunuşunu,
o dağ gibi sevgi ağacının kendine verdiği cezayı,

belki de ilk kez bir resim seyrederken beni, uyandım,
duyuları yitirilmiş bir ben oldum
benden içeri
kim bilir
belki bir gün
bu eksik resim
çaresizliğin adı olmuş umudu gösterir sabahlara..

K.Murat Çevik
26 Ekim 2019, İstanbul


Sep 3 2019

Bazen hüzündür

Bazen hüzündür duvarıma düşen gölgesi yaşanmışlıklarımın,
bazen sorgudaki duruşumdur uzaklaşmaya zorlandığım,
bazen özgürlük hissi gibidir kucakladığım sevgiler,

hüznüm, isyanım, öfkem yorgunluğumken
umudum, sevgilerim, dokunuşlarım, coşkum oldu,
satırlarım yaşama sebebim oldu,

anlamları, satırlarımın arasına saklanmış bir yaşama razı oldum çoğu kez,
anlamak ve anlaşılmak arasındaydı yolculuğum,
yorucuydu
tüketiyordu soluğumu,
değer kattığım her anın çalınacağı korkusuydu yarınlara güvensizliğim,
yine de dağlarımızın çalınacağını düşünememiştim

baharlarımızın ellerimizden alınacağını bir de,
her anıma saklanmış tükenmişliklerin arasından
yorgun sözcüklerim bulurdu bakışlarımı,

ormanlarımıza düşmanlığı düşünemezdim,
neyi eksik öğrendim
kötülüğün sınırı neydi, nasıl çiziliyordu,
zeytin ağacından neden korkulurdu,
gökyüzüne değmesinden bir ağacın neden korkulurdu,
bu zalim öfke
nereden beslenip yaşamlarımıza bir şamar gibi inmişti,
bu hain el
nasıl saklanmıştı bunca yılın arasında,
bu yalan dil
yılan gibi sokulurken yarınlarımıza,
hangi sözcükler kurtaracaktı bizi,

ve gün deli bir yağmurdan beklerken arınmayı
sen geldin dünyama yirmi yıl önce,
aydınlandım,
ışığım oldun
inadım oldun
umudum oldun
baharım oldun
sen geldin dünyama
bana nefes
bana sabah
bana göz oldun,

şimdi yorulmamış sözcüklerimle aralarım yarınları
sözcüklerim oldun aydınlık bakışlım,
sana bin gülümseyiş sakladım,
dokunmayı yasaklamamış tüm zamanların arasından.

K.Murat Çevik
3 eylül 2019, İzmir