Mar 28 2025

Dipten gelen dalga

Dip dalgası sert ve beklenmedik etkilere sebep olabilir. Dip, derinliktir. Toplumların genetik kodları da derinlerde saklıdır. Saklıdır diyorum, eğer onları bulup çıkaramazsanız yaşadığınız tüm hayatların seyircisi olursunuz.
Dip dalgası dönüştürücüdür. Ülkenin paydası yeniden oluşur. Ülkemiz kendi yarattığı karanlığın girdabında yolunu kaybetmişken, bir dip dalgası, kendisine tutunan ve kendisine aç bir toplumla buluştu.
Yarım asır önce başladığımız özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine yeni bir soluk getiren gençliğe dokunuyorum, şimdilerde.
Dalgalar, kıyıları, kayaları ve yaşamın tüm seslerini yeniden ve yeniden oluştururlar, razı olana değin. Bir dalga kimileyin özgürlüğün şiirini, kimileyin kuşların kanat sesiyle taşıdıkları müziğin ritmini, kimileyin yağmurun toprağı dokuyan kokusunu bırakır ufkumuza.

Dalgalar bu kez da gençliğin öfkesini çizdi kayalıklara,
ve çaresizliğe başkaldırışını,
yobazlığa inat, zorbalığa inat,
paylaştırılmış yoksulluğa inat,
köleleştirilmiş suskunluklara inat,
cahilliğin zalimlikle işbirliğine inat,
sabahları çalınmış ömürler ayağa kalktı
bir yumruk bin yumruğa,
bir nefes bin nefese dönüşürken
ve zamanın gözyaşları
artık korkusuzca umuda açılan pencereleri aralarken
el ele kol kola bir yol olduk,
sevginin ayak sesleri
zalimin öfkesini çiğnedi,
özgürlüğün tutkusu dipteki dalgayla sözlenip
vurdu kırbacını zalimin zulmüne
korku el değiştirdi
zaman dalgaların emrinde şimdilerde..

Belli ki yeni bir çıkış yolu kapımızda. İçinizdeki korkulardan arınmadan yeni yol haritaları oluşturamazsınız. Bu dalga (belki de yaşamımda bu denli net olarak ilk kez görüyorum) yeni bir toplumsal muhalefet platformu oluşturdu. Bu birlikteliği siyasi bir güce evirme fırsatı oluştu. Belki de birbirinden nefret eden bazı kesimlerin yeni bir basamakta daha da olgunlaşarak, toplumsal kardeşliği sağlama aşamasındayızdır. Aksi takdirde dalga geldiği yere, bizler de hapsolduğumuz karanlığa tekrar döneriz.

K.Murat ÇEVİK
28 Mart 2025, İzmir


Aug 12 2023

65 Yaş

Teşekkür ederim hayat, eğriyle doğruyu ayırdetmeyi öğrettiğin için,

içine sıkıştığımız zaman;
eğri, doğru
iyi, kötü
ak, kara
nefret, sevgi
çare, çaresizlik
açlık, tokluk
varlık, yokluk
hüzün, sevinç arasına sıkışmış kocaman bir soluktur aslında,

içinde kaybolduğumuz zaman,
aşkları, sevdaları, dostlukları
ihanetleri, yalnızlıkları, öfkeleri ile eklemlendiğimiz bir tutam hayattır;

zaman içinde olmanız gerekirken hep önünüzdedir
siz kovalarsınız o kaçar
ve umudunuzu var edersiniz o eksende peşi sıra,
zaman ardınızda bırakamayacağınız kadar değerlidir oysa
içinde kaybolmayıp duyularınızı birer birer dokuyacağınız
ve her daim yanınızda taşıyacağınız bir gülümseyiştir aslında

zaman, zamanında atılmış bir kahkahadır
bazen de gözyaşıdır toprağın acısını bedende yaşatan
zaman, bir ağacın gövdesine sarılı umudunuzdur,
zaman, dalgasına sahip bir denizin martı seslerinde saklı çığlığıdır,

toprağın kokusunda yunmaktır zaman,
yaşamın çığlıklarına sağırlaşmamaktır,
zaman, sınırlamamaktır hayatı

zaman, tüm uzaklıkların sorgusunda yeniden varolan bir payda
zaman, insanlığı buluşturan bir basamak
zaman, farklılıklarla zenginleşmiş umut
zaman, sevgiye dair tüm dokunuşların anlam bulduğu sözcük

soluğumuzu birbirimize sakladığımız zamanlarda kucaklaşabilmek dileğiyle, yarınlara umutla bakan, sevgiden yana, doğrudan, barıştan, emekten yana, özgürlükten ve aydınlıktan yana yaşamıma dokunmuş tüm dostlarımı, arkadaşlarımı sevgiyle kucaklıyorum, varolduğum zaman dilimine değer kattınız, minnettarım.

K. Murat Çevik
12 Ağustos 2023


May 13 2023

Yaşım 64

Kendimi bildim bileli düşüncenin suç, düşünenin suçlu olduğu bir dünyada ödünç alınmış bir solukla tutunduğum, hayat!
her daim beni sorguladın ya ,sıra bende artık;

yaşamının her anının gece olması nedir bilir misin
karanlık bir el , gözlerini kapatmaya yeminli
sözlerin kelepçeli, bakışların tutsak
kah dalgalara saklamışsın gözyaşlarını
kah toprağa sözlemişsin baharlara aç tohumlarını;

yaşamın dışında var olma nedir bilir misin
ürkek bir tavşan gibi,
kaçtığı için korkunun takibinden yorgun düşen,
yenik zamanlarla kadehi taşan umutsuz bir yudumsun,
zulüm ormanında kayıp bir güneş misali
izlerini saklamış toprak hesabını tutamazken kayıp sözcüklerin
kah acılara ,kah öfkeye söz geçirememişsen bunca yıl
yorgunluk nedir ki yokluk yanında;

özlemek iyiden yana, barıştan yana, özgürlükten yana, güzelliklerden yana her dokunuşu,
yüreğini aralayabilmek doğru zamanda açan her çiçeğe,
dağlara türkü ekip, umut biçmek ;
gelmiş geçmiş tüm şiirlere basarak çıkmak arşa,
gülümseyişlerimizi yaşatan ozanlara karışarak,
zalimin zulmüne boğun eğmeden yaşanmış tarihin önünde ilikledik düğmelerimizi yalnızca;
boyun eğmeyenlerle birlikte doğduk yüzyıllar öncesinde
birlikte sorgulandık
birlikte asıldık
ve birlikte ektik sloganlarımızı dağlara,

anlamak her gün doğumunda
bizden alacaklı hayatın önünde diz çökmüş bakışları
hem korkak, hem de umutsuz olunmaz ki,
hem sabah, hem de tutsak bir gece olunmaz ki,

yarın soluğunu verdi buğulu tüm pencerelere,

öfke ve nefretten başka bir diyeceği olmayan korku imparatorluğu
belli ki cehalet ve korku paydasını daha fazla yaşatamayacak,
önüme arkama baktığımda gördüğüm karanlığın korkan soluk sesleri , şimdi yalanlarınızla baş başasınız;

yarın araladı umudumun penceresini,
sonsuz ve sonrasız tutsaklığıma ara verecek zamanı beklerken
yüreği sevgi kokan gülümseyişler girdi koluma
gölgelerimiz yetti aydınlatmaya karanlıkları,
bir türkü olalım yarınlara ,sevgi ve barışı anlatan
avuçlarımızda sakladığımız tüm tutsak sözcükler
bir şiir olup yağsın akşamlarımıza..

K.Murat Çevik
13 mayıs 2023, İzmir


Jan 24 2021

Uğurlar Olsun

Ölümlerden doğmak düştü bize
kah dalgalara sakladım öfkemi
kah bulutlara gizledim gözyaşlarımı
bir ben olmam fazla geldi bu yoz zamana,

kalemim kan oldu bir kez daha
oysa ben özgürlüğe kanat çırpan bir martı telaşını resimleyecektim,
oysa ben kusursuz bir sevgi ormanı çizecektim ufkumuza,
oysa ben kucak dolusu bir sevda bahçesi vaat edecektim insanlığa,
yarin yanağından başka herşeyin herkesçe paylaşılacağı bir ömrü çıkaracaktım saklı kaldığı umudu, katık etmiş geleceğimden,

kalemim yarım yazdı
acımı yaşatmadı hıncım
gözlerimde prangalar
sözcüklerim ayrıldı şiirlerimden
korkak ve yitik serseri zamanlara doğru yol oldular
ve ben o kopup giden sözcüklerimin arasında kayıp bir şairim şimdi
karanlıklara çarparak soluyan,

ellerim, acılara tutsak ellerim
yüreğim, ölümlerden doğmaya yeminli yüreğim
gözlerime sözlü yarınım
içinden eksiltme gülümseyişlerimizi…

K. Murat ÇEVİK
24 Ocak 2021, İzmir


Jul 13 2020

Yıldönümü

22 yılı geride bırakmışız. Evlendiğimiz günü anımsıyorum. İşsizim. Neredeyse yok denecek kadar param var. Düğün fotoğraflarımızı çektirecek bütçe yok. Kardeşim fotoğrafları üstlendi. Arkadaşımız kardeşimiz Banu Madenli kendi gelinliğini verdi, Çetin Bayramin restaurantı bize kapattı. Mükemmel bir düğün ve unutulmaz dostluklu bir gece ile başladık yeni yaşamımıza. Bir evlat sığdırdık yaşama. İş yaşamımda yerimi bulmama sebeptir eşim, aşkım, yol arkadaşım. Fedakarlık, sevgi, hoşgörü ve tertemiz bir kalptir belki de beni bir nebze öfkelerimden uzaklaştıran. Ben karanlıklara karşı bir Don Kişot, can yoldaşım ise hayatta değil bir insanı, hiçbir canlıyı incitmeyecek bir başka boyut. Bir şekilde biraya geldik. Birlikte büyüdük bu sürede. Ülkem kirlenmede tüm ülkeleri geride bırakmışken, biz olmayı sürdürebildik ve geldik bugüne.

Ozanın dediği gibi; ekmeği bol eyledik, acıyı bal eyledik..

Sabahlara yazdım sevdamı
aşkına sunulmuş bir yürek olup
umudu katık edilmiş bir ömür yazdı tarihi,
bir yaz akşamıdır susuzluğum
yanımdasın
başka ne ister ki gönül
kötülüklere inat varolma sebebim oldun
bakışın bakışıma can oldu sevdiceğim
canımın cananı oldun,
bir ömrüm daha olsa feda olsun yoluna…

K. Murat ÇEVİK
13.07.2020, Bodrum


Mar 22 2020

Bugün 22 Mart 2020

Bugün 22 mart 2020
bir kentin yitirdiği özgürlüklerinin çığlığıdır
çarpan akşamlarımıza

yalnızlık, çaresiz bir solumaya dönüşürken
yaşamlarımıza bıraktıklarımızı arar gözlerimiz,
sessizlik bir duruş olmuş sorgudaki sabahları aralarken,
yitirdiğimiz yenik zamanlara öfkedir hüznümüz,

yüzleşme;
utanç mesela
adaletsizlikler karşısındaki susukunluklarımız gibi
paylaşmak yerine her şeyin sahibi olma tutkusu gibi
karanlığa atılmış imzalar gibi,

zaman mesela,
önceliklerimiz arasında başka dünyalara uzaklık gibi
açlık karşısındaki çaresizliğe kayıtsızlık gibi
zulümle biraradalığa boyun eğmek gibi,

teslimiyet mesela,
bağnazlığa,
güce,
zorbalığa,
cehalete,

yüzleşme,
yitirdiğimiz yarınlarla
yüzleşme,
paydasını yitirmiş kayıp yalnızlıklarla
yüzleşme,
saygısı yitik karanlık kuşaklarla
yüzleşme,
ışığa küfürle
yüzleşme,
saraylarla, soytarılarla
hırsızlarla, katillerle yüzleşme,

doğaya hoyratçalarla
paydası insanlık olan yeni bir buluşma ufkumda
diğer yanımda yitirilmiş özgürlüklerin çığlıkları
ve kaybedilmiş tüm zamanlar dikildiler önüme, bu bir son durak dercesine,
ve ben sakladığım sözcüklerle çıkacağım yarınların karşısına
arınıyorum, yeni bir varoluş boyutuna dokunarak
başkalarını önemli bulmayı keşfediyorum yeniden ve yeniden..

K.Murat Çevik
22 mart 2020, İzmir


Jan 2 2019

Yaşama anlam bulmaktır bazen hayat

İki arada sıkışmıştır aslında soluklarımız,
yeni ve eski
iyi ve kötü
güzel ve çirkin
sevgi ve nefret
özgürlük ve kölelik
bağımsızlık ve teslimiyet
bilgi ve cehalet
şefkat ve zorbalık
adalet ve zulüm
umut ve umutsuzluk
aydınlık ve karanlık
bilgi ve bilgisizlik
cesaret ve korku
haklı ve haksız
namuslu ve namussuz
dürüstlük ve sahtekarlıklar arasındaki git-gellerle dokursunuz dokunuşlarınızı, bulduğunuz her anlam size bir yaşam sebebi olurken, bir başkasının nefretine sebep olabilir. Hatta bir arada yaşamaya çalışan zıtlıklardır kimileyin beslendiğimiz.

Kendiniz olma süreci güçtür. Bu süreç binlerce devrim gerektirir. Milyonlarca çatışma sonrasında (bir dalganın kıyıya defalarca bıraktığı ve bırakırken bir diğerini sildiği izler gibi) kendinizi her an yeniden oluşturursunuz, beğenmez bir kez daha oluşturursunuz. Bu çatışma sizin basamak değerinizi (bazen artış, bazen azalış olarak) değiştirir. İşte bilinç dediğimiz ve her bireyde farklılıklar gösteren süreç bu çatışmadan doğar. Kimi zaman sizi özgür bırakacak bir basamak, kimi zaman da kendi ellerinizle tüm sahip olduklarınıza korkarak yaklaşacağınız ve yaşamın tüm olanaklarını reddederek kendinizi içine aldığınız soluksuz bir çemberdir. Yani aslında insan olmak, kendi hapsine ya da özgürlüğüne sahip olma mücadelesidir. Ne yazık ki dünya, üzerinde yaşayan canlılara eşit haklar sunmamıştır. Kimi zaman insanlık eliyle, kimi zaman doğanın biçimlendirmesiyle yaşam alanları birer mahpusluğa dönüşmüştür. Bilinçlenme sürecinin önüne kültürel ve militer çeşitli engeller çıkarılmış, toplumlar korku imparatorluklarının altında doğaya ve insanlığa dokunmalarının suç sayıldığı bir iklimde solumaya mahkum edilmişlerdir. Tarih yaşama dair işlenmiş milyonlarca suçun ve bir o kadar da bu yaşamı inadına yaşanır kılmaya çalışan aydınların ve bilginin çatışmalarının bileşkesidir.

Aslında kural basittir. Emekle başlar herşey; yaşamı değiştiren ve anlamlı hale getiren tek şey emektir.. Sevgi emektir. Emek vermediğiniz hiçbir kazanım size ait değildir. Birgün bunları biri çıkıp yasakladığında seyircisi olursunuz yaşananların. Eğer bilginiz ile yolunuzu aydınlatamıyorsanız, sizi soktukları cenderede kendi mutsuzluğunuzla beslenerek varolursunuz. Eğer bilginiz doğru kavrayışlara dönüşemiyorsa, cesaretiniz eksik, umudunuz yarım, kavgadaki yumruğunuz etkisiz olur.

Karanlıklara yenik düşmediğimiz ve basamağımızdaki solukları artırdığımız yıllara merhaba demek için, sevgilerimizi büyüterek ve dağıtarak varolacağımız yıllara merhaba diyebilmek için, dostluklu dokunuşlarla dolu yıllarda beraberce soluyabilmek umuduyla,

Hepinizi sevgiyle ve özlemle kucaklıyorum.

K.Murat Çevik
2 Ocak 2019


Sep 3 2015

Nice gülümseyen yaşlara Asya’cığım

Güzel kızım, iyi yürekli kızım, aydınlık bakışlım. Yüzümü ve yüreğimi okşamaya başlayalı 16 yıl olmuş. Büyüyorsun, her bir yanından kirletilmeye çalışılan bu karanlık dünyaya inat bir çiçek gibi. İşgal altındaki topraklardan doğan bir umut ışığı gibi.

Sevgili kızım, yüreğinin sesini dinlemeye devam et.

İnsanlık için yapabileceğin hiçbirşey fazla değildir, bu yüzden sorumluluklarını doğru tanımlayıp yaşama karşı daha duyarlı bir birey olmayı öğren. Umutsuzlukların ve sorunların içinde boğulmadan tut ucundan hayatın. Arkadaşlarını, dostlarını seçerken aceleci olma. Hayatı anlamaya yardımcı olacak eğitim sürecini kendin planlamaya başla. Unutma ki öğrenmeden geçirdiğin hergün, seni bir başkasının daha arkasında bırakacaktır. Arkalarda kalma. Yaşamı iyi görmek önce bilgiyle başlar. Bilgi, paylaştıkça artar ve aslında sevgiye dair her şeyi büyüten ve seni bambaşka kültürlerdeki insanlarla bir araya getirecek en önemli değerdir bilgi. Bilginin önünde eğilmeyi öğren, bilgisizlikten daha kötüsü az bilmek ve bildiğini sanmaktır, yüzeysel öğrenmektir. Okuyan ve dünyayı değiştirmeye çalışan ol, rüzgarların süreklediği biri değil.

Terbiyeni bozma, bu senin belki de en belirgin ve güzel özelliğin.

İnsanları küçümseme ve insan ayırma.

Yüreğin ve beynin cinsiyeti yoktur, onun içindir ki önce insan demeyi öğren.

Doğayı öğren ve sürekli anlamaya çalış ki, onu elinden almak isteyenlerin karşısında olabilesin.

Kendi erdemlerini geliştir, kısa yoldan başarıya ulaşmayı, zenginliğe ulaşmayı düşünme ve hiçbir zaman insan kullanma. Yardımsever ol, paylaşımcı ol ve aslında bu söylediklerimin büyük bölümü senin temel özelliklerin olsa da bunları bilincine çıkar.

Kendi dışındaki hayatı uzaklaştırma, çünkü onun içindeyiz, aylardır bu ülkede onlarca çocuğun yüzlerce insanımızın katledilmesinin tanığıyız. Bu yaşananları anlamak ve karşısında yer almak en büyük sorumluluğun olsun.

Beklentilerim belki büyük , ama çocuğum yaşamı anlayamazsan gülümseyişlerin kaynağını yitirir. Dokunuşların anlamını yitirir.

Duyarlı ve sevgi dolu olmaya devam et aydınlık bakışlım. Seni çok seviyorum, beni anlamlandırdın.

Doğum günün kutlu olsun.

Baban
3 eylül 2015


Sep 1 2015

Umudumuzu Yitirmeyelim

Öyle bir zihniyetle karşı karşıyayız ki, cehaletinin farkına varmış ve bundan beslenmeye başlamış, yoksulluğunu dinen olması gereken bir durum olarak kabul edebileceği bir eğitim süzgecinden geçmiş ve sadakaya razı bırakılmış.

Utanması yok, sorgulaması yok. Gözünün önünde yaşanan cinayetler, doğa katliamları, hırsızlıklar onun için bir film gibi. Aslında o yok, belki yalnızca bizim için var ama bize düşman, bize uzak.

Belki de hiç var olamadan, yaşamında sevgi adına hiçbir şey hissedemeden göçüp gidecek, canımı acıtan tam olarak da bu.. Öfkelendiğim ve biraz da utandığım bu aramızdaki uçurum. Belki benim de payım vardır bu insanların umutsuzluğunu ve çaresizliğini bilince çıkaran çevreden. Belki basamak değeri tüm insanları kucaklayabildiğin bir boyuta ulaşmadan gerçekleşemiyor.

İşte bu sebep ve sonuç, eğer anlayıp değiştirmeye çalışmazsak daha yorucu olacak. Çünkü bizler nefretle ve öfkeyle beslenmeyi bilmeyiz. O zaman sevgi ve insanlık şemsiyesini büyütmeli ve bulunduğumuz basamaklardaki mutluluğu günün birinde kaybedeceğimizi bilerek çaresizliğini kabullenmiş tüm insanlığı kucaklayan yeni sorumluluklar almaya ve onları yanımıza çekmeye kararlı ve hazır olmalıyız. Farklılıklarımızı abartmadan ve uçuruma dönüştürmeden, nerelerden beslendiklerini anlamaya başlayarak ve değişebileceklerine inanarak, en yakınımızdaki insanlardan başlamalıyız.

Kayseri’de bazı denemelerim oldu ve umutlandım. Geç değil, umutsuz değil, bizlerin aileleri de dini değerleri olan insanlardı ve yalancı ya da hırsız değillerdi, olmadılar. İstismar etmediler dinlerini. Bu toplumu bir arada tutmaya yarayacak her türlü eylemi kayıtsız şartsız destekleyerek başlayabiliriz.

Ressam İbrahim Balaban (Nazım’ın cezaevi arkadaşı), resimlerinde el motifi kullanır ve çok büyüktür el’leri. Sebebini sordum oğlu ve arkadaşım Hasan Nazım’a, “emeği ve emekçinin elini anlatır” dedi. Eli öpülesi tek değerdir emek. Emeğimizi doğru zamanda doğru insanlara sunarak başlamalıyız.

Bizler de inanmalıyız bu zihniyeti körü körüne destekleyenlerin başka çareleri olduğuna. Başlamak için iyi bir nokta gibi geldi.

Her şey sevmeyle başlar diyordu şarkının sözleri, dünyayı değiştirecek ilk şey belki de kendimiz gibi olmayanları da sevmekten geçiyordur. Zor, biliyorum. Paydalarımızı çoğaltalım.
Savaşları sorgulayarak ortak paydalar oluşturabiliriz.
Doğamızı yok edenlere karşı ortak paydalar oluşturabiliriz.
Parasız eğitim için ortak paydalar oluşturabiliriz.
Çocuklara kıyanlara karşı ortak paydalar oluşturabiliriz.
Vatansız kalan insanlara kucak açarak, sebebini sorgulamaksızın ortak paydalar oluşturabiliriz.
Din, dil, ırk ayrımının yaşamda utanılacak en büyük ayıp olduğunu anlatarak, ortak paydalar oluşturabiliriz.
Toprağımıza, suyumuza ve çevremize sahip çıkarak ortak payda oluşturabiliriz.
Sinop’ta yapılan nükleer santrali engellemek uğruna ölerek bir ortak payda oluşturabiliriz.

Dahası bunların hepsinden ya az yaptık ya da hiç yapmadık. İşte bu yüzden kendimizi sorgulayarak ve ülkemiz ve insanlarımız için ayrım yapmadan bir şeyler yapmaya inanarak yeniden ve yeniden başlamalıyız. Birbirimizi motive etmeli ve uykudan uyandırmalıyız. Aksi durumda bugün vatansız kalan Suriyeli insanlardan hiçbir farkımız kalmayacak.

Umudunuzu yitirmeyin, sevgiyle kalın.

K.Murat ÇEVİK


Sep 3 2014

Aydınlık Bakışlım

Doğduğun güne merhaba,
yaşamıma girdiğin ve yaşamımda yer aldığın her an için binlerce teşekkür.

Baktığım ve soluduğum en güzel gülümseyiş
sabahım, umudum ve yaşama nedenim,
sevginle beslenmeye devam edeceğim.

Hoşgeldin hoşluklar getirdin,
umudunu ve sevgini yitirmeden paylaşılmış yaşamlar diliyorum.

Aslında her zaman söylerim biz seni değil, sen bizi getirdin dünyaya.

Sevgi ve dostlukla yeni yaşlara güzel kızım.

K.Murat Çevik
3 eylül 2014