Yaşama anlam bulmaktır bazen hayat
İki arada sıkışmıştır aslında soluklarımız,
yeni ve eski
iyi ve kötü
güzel ve çirkin
sevgi ve nefret
özgürlük ve kölelik
bağımsızlık ve teslimiyet
bilgi ve cehalet
şefkat ve zorbalık
adalet ve zulüm
umut ve umutsuzluk
aydınlık ve karanlık
bilgi ve bilgisizlik
cesaret ve korku
haklı ve haksız
namuslu ve namussuz
dürüstlük ve sahtekarlıklar arasındaki git-gellerle dokursunuz dokunuşlarınızı, bulduğunuz her anlam size bir yaşam sebebi olurken, bir başkasının nefretine sebep olabilir. Hatta bir arada yaşamaya çalışan zıtlıklardır kimileyin beslendiğimiz.
Kendiniz olma süreci güçtür. Bu süreç binlerce devrim gerektirir. Milyonlarca çatışma sonrasında (bir dalganın kıyıya defalarca bıraktığı ve bırakırken bir diğerini sildiği izler gibi) kendinizi her an yeniden oluşturursunuz, beğenmez bir kez daha oluşturursunuz. Bu çatışma sizin basamak değerinizi (bazen artış, bazen azalış olarak) değiştirir. İşte bilinç dediğimiz ve her bireyde farklılıklar gösteren süreç bu çatışmadan doğar. Kimi zaman sizi özgür bırakacak bir basamak, kimi zaman da kendi ellerinizle tüm sahip olduklarınıza korkarak yaklaşacağınız ve yaşamın tüm olanaklarını reddederek kendinizi içine aldığınız soluksuz bir çemberdir. Yani aslında insan olmak, kendi hapsine ya da özgürlüğüne sahip olma mücadelesidir. Ne yazık ki dünya, üzerinde yaşayan canlılara eşit haklar sunmamıştır. Kimi zaman insanlık eliyle, kimi zaman doğanın biçimlendirmesiyle yaşam alanları birer mahpusluğa dönüşmüştür. Bilinçlenme sürecinin önüne kültürel ve militer çeşitli engeller çıkarılmış, toplumlar korku imparatorluklarının altında doğaya ve insanlığa dokunmalarının suç sayıldığı bir iklimde solumaya mahkum edilmişlerdir. Tarih yaşama dair işlenmiş milyonlarca suçun ve bir o kadar da bu yaşamı inadına yaşanır kılmaya çalışan aydınların ve bilginin çatışmalarının bileşkesidir.
Aslında kural basittir. Emekle başlar herşey; yaşamı değiştiren ve anlamlı hale getiren tek şey emektir.. Sevgi emektir. Emek vermediğiniz hiçbir kazanım size ait değildir. Birgün bunları biri çıkıp yasakladığında seyircisi olursunuz yaşananların. Eğer bilginiz ile yolunuzu aydınlatamıyorsanız, sizi soktukları cenderede kendi mutsuzluğunuzla beslenerek varolursunuz. Eğer bilginiz doğru kavrayışlara dönüşemiyorsa, cesaretiniz eksik, umudunuz yarım, kavgadaki yumruğunuz etkisiz olur.
Karanlıklara yenik düşmediğimiz ve basamağımızdaki solukları artırdığımız yıllara merhaba demek için, sevgilerimizi büyüterek ve dağıtarak varolacağımız yıllara merhaba diyebilmek için, dostluklu dokunuşlarla dolu yıllarda beraberce soluyabilmek umuduyla,
Hepinizi sevgiyle ve özlemle kucaklıyorum.
K.Murat Çevik
2 Ocak 2019