Umudumuzu Yitirmeyelim

Öyle bir zihniyetle karşı karşıyayız ki, cehaletinin farkına varmış ve bundan beslenmeye başlamış, yoksulluğunu dinen olması gereken bir durum olarak kabul edebileceği bir eğitim süzgecinden geçmiş ve sadakaya razı bırakılmış.

Utanması yok, sorgulaması yok. Gözünün önünde yaşanan cinayetler, doğa katliamları, hırsızlıklar onun için bir film gibi. Aslında o yok, belki yalnızca bizim için var ama bize düşman, bize uzak.

Belki de hiç var olamadan, yaşamında sevgi adına hiçbir şey hissedemeden göçüp gidecek, canımı acıtan tam olarak da bu.. Öfkelendiğim ve biraz da utandığım bu aramızdaki uçurum. Belki benim de payım vardır bu insanların umutsuzluğunu ve çaresizliğini bilince çıkaran çevreden. Belki basamak değeri tüm insanları kucaklayabildiğin bir boyuta ulaşmadan gerçekleşemiyor.

İşte bu sebep ve sonuç, eğer anlayıp değiştirmeye çalışmazsak daha yorucu olacak. Çünkü bizler nefretle ve öfkeyle beslenmeyi bilmeyiz. O zaman sevgi ve insanlık şemsiyesini büyütmeli ve bulunduğumuz basamaklardaki mutluluğu günün birinde kaybedeceğimizi bilerek çaresizliğini kabullenmiş tüm insanlığı kucaklayan yeni sorumluluklar almaya ve onları yanımıza çekmeye kararlı ve hazır olmalıyız. Farklılıklarımızı abartmadan ve uçuruma dönüştürmeden, nerelerden beslendiklerini anlamaya başlayarak ve değişebileceklerine inanarak, en yakınımızdaki insanlardan başlamalıyız.

Kayseri’de bazı denemelerim oldu ve umutlandım. Geç değil, umutsuz değil, bizlerin aileleri de dini değerleri olan insanlardı ve yalancı ya da hırsız değillerdi, olmadılar. İstismar etmediler dinlerini. Bu toplumu bir arada tutmaya yarayacak her türlü eylemi kayıtsız şartsız destekleyerek başlayabiliriz.

Ressam İbrahim Balaban (Nazım’ın cezaevi arkadaşı), resimlerinde el motifi kullanır ve çok büyüktür el’leri. Sebebini sordum oğlu ve arkadaşım Hasan Nazım’a, “emeği ve emekçinin elini anlatır” dedi. Eli öpülesi tek değerdir emek. Emeğimizi doğru zamanda doğru insanlara sunarak başlamalıyız.

Bizler de inanmalıyız bu zihniyeti körü körüne destekleyenlerin başka çareleri olduğuna. Başlamak için iyi bir nokta gibi geldi.

Her şey sevmeyle başlar diyordu şarkının sözleri, dünyayı değiştirecek ilk şey belki de kendimiz gibi olmayanları da sevmekten geçiyordur. Zor, biliyorum. Paydalarımızı çoğaltalım.
Savaşları sorgulayarak ortak paydalar oluşturabiliriz.
Doğamızı yok edenlere karşı ortak paydalar oluşturabiliriz.
Parasız eğitim için ortak paydalar oluşturabiliriz.
Çocuklara kıyanlara karşı ortak paydalar oluşturabiliriz.
Vatansız kalan insanlara kucak açarak, sebebini sorgulamaksızın ortak paydalar oluşturabiliriz.
Din, dil, ırk ayrımının yaşamda utanılacak en büyük ayıp olduğunu anlatarak, ortak paydalar oluşturabiliriz.
Toprağımıza, suyumuza ve çevremize sahip çıkarak ortak payda oluşturabiliriz.
Sinop’ta yapılan nükleer santrali engellemek uğruna ölerek bir ortak payda oluşturabiliriz.

Dahası bunların hepsinden ya az yaptık ya da hiç yapmadık. İşte bu yüzden kendimizi sorgulayarak ve ülkemiz ve insanlarımız için ayrım yapmadan bir şeyler yapmaya inanarak yeniden ve yeniden başlamalıyız. Birbirimizi motive etmeli ve uykudan uyandırmalıyız. Aksi durumda bugün vatansız kalan Suriyeli insanlardan hiçbir farkımız kalmayacak.

Umudunuzu yitirmeyin, sevgiyle kalın.

K.Murat ÇEVİK


Comments are closed.